Günlerdir tiyatro oyunları için sahneler arıyorum. Ayrıca tiyatro yapmak için okulları geziyorum. Tiyatrocu arkadaşlarımızın hepsi amatör. Starlaşalım diye de bu işi yapmıyorlar. Bizim tiyatrocuların dertleri devrimci mücadeleye katkı olsun diyedir. Onlar için bu işi yapmak sadece zevkli bir iş değil, aynı zamanda devrimci bir görev. Ama öyle zor ki, sahne bulmak, sadece sahne bulmak değil birde bilet satışlarını sağlamak.
Tek tek belediyeleri geziyorum, en çok CHP belediyeleri, hiçbiri oyun almıyor, alsalar da alacakları oyunlar belli. Onlara göre reklamlarda, dizilerde, büyük tiyatrolarda oynamayan oyuncu, oyuncu değil. Bunu geçin sahne istiyoruz belediye sahnelerinin fiyatları 1.500 TL den başlıyor. Mersin belediyesi bizden üç bin beş yüz lira istedi. İllerdeki kültür bakanlığına bağlı kültür müdürlüklerinin sahnelerinin ederi 1200 liradan başlıyor. Söyleyin en fazla yüz elli, bilet yirmi liradan satacaksak, ihtiyaçlar nasıl karşılanacak söyleyin. Açıkça şunu söylüyorlar amatör tiyatrolarda tiyatro yapanlar geberin.
İstanbul belediyesi, Ahmet Ümit’e milyonlar aktarıyor, ama amatör tiyatroculardan bir oyun alın deyince para yok diyorlar. Avcılar belediyesi sanatçılara destek sözü vermişti, sadece kapılarda bekletme sözü. Sarıyer belediyesini hiç sorma, söz verdikleri oyunu bile almadılar. Oysa Sarıyer Belediyesi Edebiyat günlerinde milyonlar harcamayı biliyorlar. Bakırköy Belediyesi bir sahne kiraladı bize sağolsun, ama 750 lira sahne masrafı alarak. Gerçi verdiklere yere sahne de denmezdi ya.
Okullara gidiyorum, hemen kapılar kapanıyor. Milli Eğitim bakanlığından belgeler istiyorlar. Ama belgelerdeki şartlar amatör tiyatroculara uygun değil. Kısacası kendi başına tiyatro yapmak isteyen insanları yok etmek için herşeyi yapıyorlar. Resmen yağlı kazığa tırmanmak yani. Birde devrimci bir tiyatro anlayışın varsa, sorma gitsin.
Bunun yanında demokratik kitle örgütlerinin çoğu artık merkezi yerlerde yok. Devrimci örgütler tamamıyla bitmiş durumda var olanlar ise zorlan yaşamlarını devam ettiriyorlar. En önemlisi bu demokratik kitle örgütlerinin hiç birinin kültürel alana yönelik siyasal projeleri yok. Yani kültürel yaşamı nasıl değiştirebiliriz diyerek oluşturdukları bir projeleri yok. Böyle oldukları için kültürel alan tamamıyla burjuvazinin elinde. Buralarda bilet vermek onlardan katkı beklemek gerçekten çok zor. En önemlisi kültürel alanın örgütlenmesine ilişkin bir caba beklemek. Böyle olunca amatör tiyatrocular kendi insanını kendi yaratmak zorunda kalıyor.
Ali Yıldırım’ın sahnelediği Şeyh Bedrettin Destanı oyununa dair sadece seksen bilet satabildik. Hemde Bakırköy gibi bir bölge de. Satmak ayrı bir dert paraları toplamak ayrı bir dert. Bu bilet satışıyla anladım ki, amatör tiyatroların yaşama umudu ancak ve ancak dayanışma ile olabilir veya güçlü bir örgütlenmeyle. Amatör tiyatrolardan büyük sahnelere, devlet tiyatrosuna, dizilere, reklamlara kapağı atarsa birisi, ekonomik olarak belki iyi olabilir ama hiç bir şekilde özgür, devrimci tiyatro yapma durumu kalmaz. Böylece sistemin istediği tarzda bir oyuncu olur. Yani kapitalist ideolojiyi yayan bir oyuncu. Aslında Milli Eğitim bakanlığının ve Belediyelerin istediği bu. Özgür ve devrimci hiç bir tiyatro grubunun olmaması.
Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz, amatör tiyatrocuların çektiklerini göresiniz diye. Bunun yanında kültürel alanı nasıl değiştirmeliyiz sorusunu sormak. Bizler, kültürel mücadele alanını birincil etmediğimiz sürece ve kültürel alanı değiştirecek projeler üretmedikçe, yarını kuramayız.
Hocam Amatör Futbolcuların haberini ne zaman yapacaksınız?